Özel Öğrenme Güçlüğü

Özel Öğrenme Güçlüğü

ÖZEL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ

Özel öğrenme güçlüğü konuşma, okuma, yazma, akıl yürütme, sayısal yeteneklerin edinimi ve kullanımında oluşan önemli zorluklar ile ortaya çıkan ve farklı yapıda bir grup bozukluğa karşılık gelen genel bir terimdir. Bu bozukluğun merkezi sinir sistemi işlev bozukluğundan kaynaklandığı düşünülmektedir ve bu durum hayat boyunca sürmektedir. Öz denetimli davranış, sosyal algı ve sosyal iletişimdeki problemler öğrenme güçlükleri ile beraber var olabilirler ama sadece kendileri bir öğrenme güçlüğü oluşturmazlar.Özel öğrenme güçlüğü, diğer engelleme durumları (örn., duyu bozuklukları, zekâ geriliği, ağır duygusal bozukluk), dışsal etkiler (kültürel farklılıklar, yetersiz veya uygunsuz eğitim) ile beraber gerçekleşebilirler ama bu durumların ve etkilerin doğrudan bir sonucu değillerdir ( Hammill, 1990)

ÖÖG, DSM-IV-TR’de bireysel olarak uygulanan standart tesler ile ölçüldüğünde, kişinin kronolojik yaşına, zeka bölümüne ve aldığı eğitime göre okuma, matematik ve yazılı anlatım başarısının beklenenden önemli ölçüde düşük seviyede yer almasıdır (APA, 2000).

Öğrenme yaşamın sonuna kadar devam eden, bireyin gelişimine ve farklılık gösteren bireysel özelliklerine göre gerçekleşen karmaşık bir süreç olarak belirtilmektedir (Korkmazlar, 1999). Öğrenme, bilginin kazınılması olarak tanımlandığında, öğrenme güçlüğü de bilgiyi kazanırken ortaya çıkan problemler olarak tanımlanabilir . Öğrenme güçlükleri iki sebepten kaynaklanabilir: bireyden ve/veya çevreden. Çevreden kaynaklanan öğrenme güçlükleri sebeplerine, yanlış anne baba tutumları, aile içi çatışmalar, sosyo-kültürel etkenler, yaşamsal olaylar ( yas, okul değişikliği, yeni bir kardeş vb.), ekonomik etmenler, stres bozuklukları, okul ve öğretmen sorunları örnek verilebilir. Bireyden kaynaklanan öğrenme güçlüğü sebeplerine ise kronolojik hastalıklar, zihinsel yetersizlikler, duyusal özürler, bedensel özürler, nörolojik sorunlar, gelişimsel bozukluklar, dikkat eksikliği, hiperaktivite ve öğrenme bozuklukları sayılabilir (Bozkurt ve ark. , 2009).

Öğrenme en basit anlamda bilginin alınması ya da kazanılması olarak düşünüldüğünde herhangi bir nedene bağlı olmaksızın çevreden bilgiyi almakta ya da aldıktan sonra bu bilgiyi işlemleyerek kullanmakta problem yaşayan çocuk için öğrenme güçlüğü yaşadığı düşünülebilir.

Öğrenme güçlüğü olan çocuklar dikkatlerini sürdürmekte de zorlanmaktadırlar. Bu nedenle de öğrenme süreçlerinde yaşadıkları güçlük ile DEHB arasında bir ilişki bulunmaktadır. Yaşanılan öğrenme güçlüğü ile başlayan sorunların, okul başarısını, çocukların aile içi ve akran grubu ile olan sosyal ilişkilerini ve doğal olarak ruh sağlıklarını olumsuz etkilediği düşünülmektedir.

Özel öğrenme güçlüğü alt tipleri şu şekildedir;

1- Okuma Bozukluğu (Disleksi)

2- Matematik Bozukluğu (Diskalkuli)

3- Yazılı Anlatım Bozukluğu (Disgrafi)

4- Motor Koordinasyon Bozukluğu (Dispraksi)

5- Sözel Olmayan Öğrenme Güçlükleri

ÖÖG sorunlarına genellikle DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu ) de eşlik etmekte ve iki tanı bir arada bulunabilmektedir. Bu sebeple ÖÖG tanısı almış çocukların DEHB açısından da detaylı klinik muayeneden geçmesinin faydalı olabileceği düşünülmektedir. Litaratürde disleksisi olan çocukların yaklaşık olarak %75’inde DEHB tanısının da bulunduğu, DEHB tanısı bulunan çocuklarında %84’ünde ise disleksi, dispraksi ya da her ikisinin bulunduğuna değinilmektedir (Yavuzer, 2011)

Özel öğrenme güçlüğüne karşıt olma-karşı gelme bozukluğu, davranış bozukluğu, majör depresif bozukluk veya distimik bozukluklarının da eşlik edebileceği bildirilmektedir. Bir çok çocukta motor bozukluklar da eşlik etmektedir (Özen, 2011).

Okullardaki eğitim ve öğretime devam eden ve bu eğitime başlayana kadar belirgin bir ‘bilgi alma, işleme ve kullanma’ problemi yaşamadığı düşünülen her çocuğun, okulda başarılı olması beklenir. Ancak okula, aileye, çevresel ve kültürel özelliklere, çocuğun zihinsel veya fizyolojik özelliklerine bağlı olmaksızın okul hayatının başından itibaren öğrenmeye ilişkin problemler yaşayan pek çok çocuk vardır (Sarıpınar ve Erden, 2010).

Daha çok akademik alanlarda yaşanan problemler ile ortaya çıkan ÖÖG’nin erken fark edilerek (1.sınıf ikinci dönem ya da 2. sınıf ilk dönem ) tanı konulabilmesi için aile ya da öğretmen bu durum ile ilgili ilk şüphesinde detaylı inceleme ve testlerin yapılabilmesi adına öğrenciyi çocuk psikiyatri birimine yönlendirmelidir.